saçmala(ma)
içimi garip bi sıkıntı kapladı çok konuşunca bende olur hep
Perşembe, Mart 8
bir ev kızı olarak bu ara en büyük aktivitem migrosa gitmek olduğundan gözlemlediğim önemli bir mevzuyu paylaşmak isterim. kasada kaç zamandır dikkat ediyorum ki herkes kredi kartı kullanıyor verecekleri para ne kadar az olursa olsun. özellikle yaşlıların kredi kartı kullanmasına illet oluyorum, amca zaten çok yavaşsın lütfen kredi kartı kullanıp daha da bekletme bizi, hem senin zamanında kredi kartı mı vardı allaşkına?
aylar sonra bilgisayarın tanımadığı ses kartını tanıttım, nasıl yapabileceğim bir anda dank etti, demek şu anda olması gerekiyormuş, o kadar acı çektikten sonra. bugün hiç bir özelliği olmamasına rağmen aylardır yapmaya elimin varmadığı şeyleri yapma günü demek ki çünkü bir de yassa tavuğu yaptım, ki kendisi senegal usulü tavuktur. daha yapmadım aslında yalnızca marine ettim. başarılı olursa tavuğum türk yemek bloglarına armağan olsun diye tarifini vermez miyim. (vermem heralde senegal tavuğunu kim napsın?)
Pazar, Ocak 28
o kadar hevesle beklediğim paris tatilimi şehir bana rezil etti. her attığım adımda geçen seneki kötü hislerle burun buruna geldim ve bir an önce dönmek istedim. ama en azından iki güzel film izledim, centre pompidou'daki sergileri gezdim, okulumu bitirdim (feels like a minor detail) ve döndüm. bu arada ananemin süperkomşusu sayesinde artık fıstık yeşili bir berem ve şalımsı hırkam var. daha önce benim ördüğüm kollukları (kolluk?) da hesaba katarsak ortamlarda fıstık yeşili takımımla dehşet saçmam an meselesi.
Perşembe, Kasım 30
denizotobüsünü fenerliler doldurmuş sonraki denizotobüsüne kalmışım ve o kadar çok insan var ki bir konser havasında iskeleye doluşmuşuz. bir daha asla denizotobüsüne kapısı açıldığı anda binme şansım olmayacak diyorum ne güzel. ya da papa yüzünden yeşilyurtta mahsur kalmışım evime yürümeye bile izin yok. sakince trene yürüyorum bütün kalabalıkla aynı duyguları paylaşarak, papaya uyuz olarak. o kadar insanın benzer düşüncelerinin havada uçuşmasını ve o grubun bir parçası olmayı seviyorum. ya erdim ya da çok patetik durumdayım.
Perşembe, Kasım 2
Çarşamba, Eylül 27
bugün benim salaklık edip invitasyonunu kabul etmediğim oryantasyon başladı tabi salak olmayan yemek arkadaşım kabul etmişti. grubumdaki diğer insanlar da hayatlarının bu döneminde 1 ay kadar yemek yememeye karar verdikleri için(?) bu benim önümüzdeki 2 gün daha yalnız yemek yemem demek. yalnız birey güçlü birey. diil. iş yerinde hiç diil. öğlen birileriyle ordan burdan konuşamayınca beynim çatlama seviyesine erişti. çok mutsuzum zaten haftada 5 gün 9ar saat çalışmak nedir ya? yaşıyo muyum ben gerçekten? acilen bişiler düşünmem gerek.
Pazartesi, Ağustos 7
bugün işte o staja başladığım tarihi gün. kendime o kadar tembihlememe rağmen yine tanıştığım insanların çoğunun adını dinlemedim. beni kendi halime internetle bıraktılar. bunun stajyerlerin ilk günlerde çok sıkılmasını sağlayıp sonraki günlerde kendilerine iş verilmesini istemeleri için planlanan çok başarılı bir komplo olduğunu düşünüyorum.
Çarşamba, Mayıs 17
rejimde 10uncu gün.
sürekli evdeyim ama değişik olarak bütün gün evde oturan tayfa 3'e çıktı. minimini ikinci kedimizi aldık. adını da "kahve" koyduk ama galiba adının "küçük" olduğunu sanıcak durmadan öyle çağırdığımdan. sürekli bağırıp oynamak istiyo çok komik bişi kendisi. evde soğuk savaş var miyuyla dışarı çıkamıyorum onları yalnız bırakmamak için. ama alışıcaklar ablası/abisi.
Cuma, Mayıs 12
Perşembe, Nisan 27
tepki almayan blogda bir numarayım comment olayını koyiym dedim rezil oldum. zaten çok soğuk geliyor bana aslında guestbook daha samimi ama değiştirmek zor geliyor hazırı varken. kafanızı karıştırmak istemem bu post'un tek amacı birilerini comment yazmaya yönlendirmektir. post'la tamamen alakasız da olabilir.
Çarşamba, Nisan 26
ya ben bi acayip oldum 10 tane film indirdim hiçbirini izlemedim daha, 20 dakka izliyorum kapatıyorum. bi o kadar da albüm indirdim hep bilgisayar başında olmama rağmen onları da dinleyemiyorum. bütün gün bilgisayarla tv arasında mekik dokuyorum ve işe yarar hiçbişi yapmıyorum. sürekli birşeyler kaçırıyormuş hissiyatı içindeyim.
Salı, Nisan 18
Çarşamba, Şubat 22
bugun iki film izledim yine ustuste. ronda nocturna ilki, kotu bi filmdi ama komik olan basroldeki adamin gael garcia bernal olduguna kalpten inanmam ve onun kesfedildigi film olup 90larda cekildigini dusunmemdi. hatta kesfedildikten sonra kaslarini cok dogal almislar diye tebrik bile ettim icimden. oysa adam o diilmis ve film de gayet 2005 yapimiymis. ikinci filmim the saddest music of the world idi. isabella rossellini cok garip bi kadin insan olduguna inanasim gelmiyor. bu arada ilk filme tamamen tesadufen girdim. iki film ayni zamanda basliyormus ben de kadina film adi soylemeyince ronda nocturna bileti verdi. ben de bunu bir isaret olarak algilayip izlemeye karar verdim. her zaman hayirlisi neyse o olmuyomus. pisman miyim? asla.
yaklasik bir aydir oturuyorum literally duruyorum hic bir anlamim yok burda buna ragmen hareket edemiyorum. gta'da ucus okulunda takildim boylece tek eglencem de elimden alinmis oldu, bu kadar edilgen degil aslinda beceriksizligimle tek eglencemi elimden kacirdim da diyebiliriz. ben de oyunu sims'e cevirdim degisik sevgililer yaptim onlarla iliskimi gelistirmeye bakiyorum ama nereye kadar. bundan sonraki hayatimda yasayabilmek icin calismam gerektigi fikrine alismak cok zor. bir kere baslasam zor olmayacak biliyorum ama bu belirsizlik beni olduruyor. belki de kendimi kandiriyorum zor olacak tabii ki bu sehre tikildigim gibi simdi, bir ofise tikilarak gecirecegim gunlerimi. artik donmem gerek.
Cumartesi, Eylül 10
Çarşamba, Haziran 1
Salı, Ekim 5
Perşembe, Eylül 30
sumru paristen bildiriyor. ilk 3 gunu annem ve teyzemle kosturarak hicbirsey anlamadan, onlar gittikten sonraki iki gunu ise odamda surekli uyuyarak ve paris ecekent okuyarak depresif bir modda gecirdikten sonra nihayet dun okulun acilmasiyla kendime geldim. sinifimdaki 30 kisinin 25inin hintli olmasini bile problem etmiyorum bakin ne kadar mutluyum. bugun okuldan ciktiktan sonra once jardin de luxemburga sonra da carnivalet diye cok sikici bir paris muzesine gittim sonra da place des vosgeste biraz oturdum. bu vosges dedigim yer 4 tarafi simetrik olarak ayni tur binayla cevrili enteresan bir yer. yarin da bu seinein ortasindaki iki adayi gezmeyi planliyorum. boole isde burasi gelmek isteyenleri heyecanla bekliyorum, ben gezip anliyim her yeri sizi de gezdiricem en guzel sekilde soz. cumartesi de ikeaya gidicem cok aci ama beni en cok heyecanlandiran bu. bi de bugun yururken bizim liseden beydayi gordum enteresan bi andi.
Perşembe, Ağustos 12
Perşembe, Ağustos 5
tabi ki hergün filan yazma gibi bi ihtimal yoktu ortada inandınız mı yoksa? çok garip bi moddayım bu ara sürekli ağlama eşiğinde duruyorum. hayatımın en çok değişeceği bir dönemin öncesindeyken çok garip hissediyorum kendimi. ayrıca sosyal fobik bir insan olarak şimdiden orada annemin fransız arkadaşlarıyla görüşme onların yazlığına gitme gibi faaliyetleri gözümde büyütmeye başladım. galiba gerçekten (annemin dediği gibi) ilaç tedavisine filan ihtiyacım var. sosyal fobinin ilaçla tedavi edilebilmesi de ilginç doğruysa.
Çarşamba, Temmuz 28
guestbookumu koydum tekrar görmemekte ısrar edebilecekler için belirteyim dedim. okudum bu arada tekrar 2 sene olmuş başlayalı çok farklı hissediyorum kendimi hep böyle olur zaten geriye bakınca büyümüş olgunlaşmış hissediyor insan kendini. çocuğum olsa boğazliycam heralde nasıl bu kadar salak olabiliyorsun diye böyle bir bağlantı kurdum bilmiyorum ne kadar mantıklı. böyle bu şekilde mi yazılır bö ile den mi geliyor enteresan.
Çarşamba, Temmuz 7
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)